Sevgi, sevinç, acı ve üzüntü, korku, öfke, kıskançlık, inatçılık, saldırganlık gibi kavramlar birer duygu ve heyecan belirtisidir. Duygular bebeklik döneminde gelişmeye başlamakta, duyguların gelişiminde yaşantılar önemli rol oynamaktadır.
Oyun üzerinde inceleme yapan araştırmacılar, çocuğun duygu, düşünce ve gelişme düzeyini anlamanın en iyi yolunun, oyun sırasında gözlemek olduğunu kabul etmektedir. Çocuğun oynadığı oyun köşeleri, aldığı roller, kullandığı materyaller; eğitimciler ve anne babalar için onu tanıma konusunda en iyi ipuçlarıdır.
Aileler çocuğun özel ilgi alanları ve kişiliği hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için oyun oynarken gözlemlemelidir. Oyun sırasında çocuğu ile konuşmalı, fikir ve düşüncelerini paylaşmalı, yeni fikirler geliştirmeli, keşfetmeli ve sorunla- rı birlikte çözmeye çabalamalıdır.
Çocuklar oyun sırasında yalnızca kendilerini mutlu eden duygularını ortaya koymazlar. Kendilerini rahatsız eden korkularıyla yüzleşmeye ve bunlardan kurtulmaya çalışırlar. Çocuk, ailede yaşanılan herhangi bir olumsuz olayı, kardeş kıskançlığını, korkularını, sevinç, acıma, kaygı, dostluk, düşmanlık, sevme, sevilme, güven duyma gibi birçok duygusal tepkiyi ve bu tepkileri kontrol etmeyi oyun olayı öğrenir.
Çocukların oyunlarını iyi gözlemleyen anne, baba ve öğretmenler oyun sayesinde çocukların problemlerini fark edebilir ve çocuğa sorunu çözme konusunda yardımcı olabilirler. Özellikle, iletişim sırasında tepkileri açık olmayan çocuklara yardımcı olmak güçlükleri olan bir süreç olduğundan, bu çocuklara yardım etmede oyun türü, oyun sırasındaki ifadeler, çizdiği resimler çocuğun ruhsal durumunu ortaya koymada önemlidir.
Yetişkin desteğinin sağlanamadığı ya da yetersiz kaldığı durumlarda profesyonel yardım olanağı sunulmalıdır. Oyunun gözlemi ve değerlendirilmesi, profesyonel yardıma gereksinim olup olmadığını belirlemede ve duygusal zorlukları, sorunları olan çocukların tedavisinde etkin rol oynamaktadır.
Oyun kuramlarından bazıları oyunun çocuğun yaşamındaki gerilimleri azaltmaya hizmet ettiğini ve ruh sağlığının bir göstergesi olduğunu vurgulamaktadır. Oyun, çocukların kendini tanıma, keşfetme, anlatma, psikolojik olarak bir rahatlama aracı olma- sından dolayı bireyi tanıma tekniği ve tedavi yöntemi olarak da kullanılmaktadır. Hastanede yatma hastalarda önemli bir stres nedeni olmakla beraber, bu pediatri ile ilgili ise çocuk ve ailesinde kötü bir dene- yim yaratacaktır. Perioperatif dönemde oyuncak kullanımının çocuklarda anksiyeteyi etkili şekilde azalttığı bildirilmektedir. Çocuk genellikle hastalığın akut aşamasında oyun oynamaz ya da oyuna çok az zaman ayırır. Hastalığın akut dönemi geçtikten sonra çocuk yine oyuna ilgi duymaya başlar. Çocuğun spontan olarak oynaması sağlığın iyi bir göstergesidir.
Oyun oynama ve oyunterapi sürecinde, çocuklar duygularını özgürce gösterebilmektedir. Ghabeli et çocuklar için oyuncak temin edilmesinin ve tıbbi bilgiler hakkında aileyi bilgilendirmenin, tedavi sürecinde anksiyeteyi azaltmada ve anne memnuniyetini artırmada önemli bir etkiye sahip olduğunu bildirmektedir. Oyunun tanı amacıyla kullanılması, çocuğun oyunda kendini doğal olarak ifade etmesi ile olasıdır. Bu nedenle gelişim psikologları çocuğun deneyim ve düşünce tarzını ortaya koyan oyun testleri geliştirmişlerdir.
Gelişimsel gecikmesi olan çocuklar doğumdan sonraki süreçte engeli olmayan diğer çocuklarla aynı
gelişim özelliklerini göstermeseler de her iki grubunda içsel enerjisinin boşaltılması, genel gelişiminin sağlaması ve deneyim kazanılması bakımından ortak noktası oyundur.
Kaynak: Hediye Bekmezci ve Hava Özkan - Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Erzurum